Sebepleri her ne olursa olsun -doğal veya insan eli- art arda gelen olumsuz haberlere boğulduk.
Sel, yangın, deprem, sığınmacılar, mülteciler, ekonomi, siyaset, salgın…
Kimileri sınavdan geçtiğimizi düşünüyor, kimleri yönetimlere söyleniyor, kimileri doğadan geldi diyor, kimileri “Kim yaptı?” diye cevap arıyor.
Sayabildiğim başlıklardan büyük bölümü ne yazık ki insan evladının eseri. Seçimler, sonuçları belirler. Acaba kaç kişi “Bu olanlarda benim payıma düşen ne?” diye düşündü. “Ben ne yapmadım?”
“Neler yapabilirim?” yerine olumsuzdan sorarak da cevaba ulaşabiliriz. Yapmadıklarımız, “Yapsam iyi olurdu.” lardır çoğunlukla.
Sosyal medyada yine linç girişimleri başladı. Tatil, reklam vb. paylaşımlar kötü ilan edildi. Felaket bölgelerindeki insanların, canlıların durumlarını düşünmemekle eleştirildi. Ben derim ki yapmayın bunu. Sosyal medyanın kullanım amaçları ve şekli belli. Hassas olmak, saygılı olmak, vicdan sahibi olmak orada yapılan paylaşımlarla değerlendirilemez. Kriter bu olmamalıdır. Evet daha dikkatli olunabilir. Nasıl mı?
Haberlerin doğruluğu teyit edilmeden paylaşılmamalıdır mesela.
Kaynağını bilmediğimiz haberleri bir de biz yayınca, yaptığımız biraz da öfkeyi büyütmek oluyor.
Yaydığımız her olumsuz bilgi, belki de başkalarına karşı ön yargıyı körüklüyor.
Yardım kampanyalarına direkt telefon numaraları ile ulaşıp destek verebiliriz.
Felakete maruz kalan bölgelere, imkanlarımız doğrultusunda ulaşabiliriz. (İtfaiyecilere su taşıyan evladımızı hatırlayalım.)
İhtiyaçları birinci elden öğrenip faydalı olabiliriz.
Daha önce de söylediğim gibi sebebi ne olursa olsun, nedene takılmadan “Şu andan itibaren ben bu olayın neresinde dahil olabilirim?” diye düşünerek hareket etmek kıymetli. “Benim yaptığım paylaşımlar kime ve neye hizmet eder?” Dolayısıyla bunca olumsuzluk ve umutsuzluk arasında en küçük bir şeye dahi çözüm bulabiliyorsak, bu hem kendimiz hem de insanlık adına büyük bir adımdır. Örnek olabilir. Güç ve moral verebilir. Devamlı şikayet eden, kurban rolünde olan bireylerden olmak istemiyorsak bir şeyler yazdığımızda, söylediğimizde, düşündüğümüzde bir duralım. Kendimize “Bu doğru mu?” diye soralım. Ben kadim bilgilere değer veririm. “Konuşmadan önce, üç kere yutkunun.” derdi benim anneannem. Ne bilgelik. Şimdi bizler de sosyal medyada bir şeyler paylaşmadan önce gelin üç kere yutkunalım.
Zorlu dönemler yaşamda hep oldu olacak da. Bu zamanları biraz daha sakin, bilinçle düşünerek, olumluyu arayarak, faydalı olabileceğimiz yönlere odaklanarak geçirmeye çalışmalı. Sarılmak istediğiniz ne ise ona sarılın.
Kimseyi yargılamadan, kınamadan, eleştirmeden, olan şeyin nedenine değil de şimdiye odaklanalım.
“Neden?” sorusu bizi kısıtlar. “Nasıl?” diye sorduğumuzda ise önümüzde seçenekler çoğalır.
#ülkemyanıyor