Başlığa bakıp da bu da nereden çıktı diyen sayısı hiç de az değildir diye tahmin etmek zor değil. Ülkemdeki yaşam koşulları ve emeklilik diye düşününce onlara hak veriyorum. Benim dikkat çekmek istediğim, “Farklı ne olabilir?” diye sorabilmek. Böyle gelmiş böyle gider mi diyelim. Hareket etmeden değişim mi bekleyelim. Bunun adı değiştirilmeyi beklemek olur ki bu da doğamıza aykırı. Güzel bir söz vardı. İnsan değişime karşı değildir, değiştirilmeye karşıdır diye.
Bir kere ben de bir emekli olarak yaşamın bu alanının ne olduğunu deneyimleyenlerdenim. Duygularıyla, düşünceleriyle emekliliği biliyorum. Hani önce o, “Ben şimdi ne yapacağım?” kısmı var ya? Yo yo önce o değil. Önce oh ya ben de artık zamana bağlı yaşamayacağım, dilediğim şeyi dilediğim zaman yapacağım düşüncesi ve onun getirdiği rahatlama. Sonra üzerinden kalkan profesyonel sorumlulukların. Önce senelik izin kullanıyor gibisin. Sonra bir bakıyorsun bu izin amma uzun sürdü şeklinde değişim başlıyor. Yıllarca hatta ilk okula başladığın zamandan itibaren sabah erken kalkıp yollara düşmüşsün. Bu arada özel yaşamın da seni bir kenarda beklemedi elbette. Her ikisini de birlikte yürütmüşsün. Şimdi birden artık işe gitmiyorsun ama çalışıyorsun. Üstelik para almadan çalışıyorsun. Başladı mı bunalmalar. Evet. İyisi mi diyorsun ben dışarıda bir şeyler bulayım. Kurslar, hobiler, gezmeler. Bunlardan zevk alma ve devam ettirme süreleri herkese göre değişiyor. Hatta bende olduğu gibi boş zamanı iyi değerlendireyim düşüncesi mesleğe de dönüşebiliyor.
Şunu iyi biliyorum ki, işini severek yapan ve sevdiği işi yapan insanlar için emeklilik denilen kavram çok sıkıntılı. Emekli denilince benim aklıma her şeyden elini ayağını çekmiş insan modeli gelirdi. E baktım ailemde böyle olmadı. Hani bahçesiyle uğraşan bir baba modeli ya da gezmelere giden bir anne modeli görmedim ben. Her ikisi de emekli olduktan sonra hayallerindeki çalışma şeklini uygulamak için harekete geçtiler. Eh bu da genlerle taşınan bir şey mi bilmem.
Yaşamlarımızda belirli dönemler var. O dönemler geldiğinde atlama oluyor. Oyun gibi konuşursak level atlıyoruz. Mesela okullar bitiyor işe giriyoruz. İlk level bence. O güne kadarki yaşamdan çok farklı. Artık derslerde yeni konular öğrenmiyoruz belki ama iş yaşamında öğrenecek çok şey olduğunu görüyoruz. Diyelim evleniyoruz. İşte oyunda başka bir bölüm. Çocuğun oldu. Haydi başka bir bölüm daha açıldı. İşte emeklilik de bana göre böyle yaşamda bir bölüm. Bu bölüme geçmeden evvel kendimizi ne kadar hazırlıyoruz. Emeklilik planları herkes tarafından neredeyse her çalışma gününde yapılıyor gibi görünüyor. Herkesin ağzında emekli olunca şunu yapacağım söylemi. Oysa bir çok da olumsuz örnek görmemize rağmen bunu söylemekten geri durmuyoruz. Ertelediğimiz hiç bir şeyin garantisi yok.
Bizim coğrafyada emekli olup da sadece balık tutup, bahçesiyle uğraşıp hem de tatlı hayat sürecek birey sayısı çok çok az. Genele baktığımda kişinin ilk aklına gelen emekli olunca nasıl geçineceğim? Bu da insanı umutsuzluğa sürüklediği için çalışabildiği kadar çalışmayı seçiyor. İşi sevdiği için değil. Sonuç genelde düşen performans, asık suratlı çalışanlar.
Siz de emekli olma zamanınız yaklaşmaya başladığında bir koçla çalışmanın değeri ve koçluk sürecinde elde edilen sonuçları fark edeceksiniz. Emekli olmadan önce bu hizmeti almak daha avantajlı olmakla birlikte yeni emekli olanlar için de tavsiye ediyorum.
Gerek alınan yaşlar manasında gerek iş hayatında kazanılan deneyimler manasında olsun, bu dönem kişinin “Benim artık öğrenecek neyim var ki” dediği zamandır. Bu genellemenin dışına çıkarak siz de kolaylaştırıcı olarak bir koç ile çalışmayı seçebilirsiniz.