“Zaman yönetimi” zamanınızı belirli faaliyetler arasında, nasıl bölüşeceğinizi organize etme ve planlama sürecidir. İyi zaman yönetimi, daha zekice çalışmanızı sağlar- daha fazla değil- böylece, daha az zamanda, daha çok işi, zaman dar ve baskılar yüksek olduğunda bile yaparsınız. (alıntı)
Salgın sürecinde, evlerde kapanmışken sanki zamanımız daha çokmuş gibi görünmekle beraber, insanların ağzında bir söylem. “Bir bakıyorum sabah bir de bakıyorum akşam olmuş.”
Bugünkü bilgilerimizle zaman kavramı belli.
Gün 24 saat. Peki ne oldu da böyle, hızla akar oldu bu zaman?
Boşluktan desem, insan boş kalınca zaman uzar da uzar.
Pekala, yapacak çok şey var desem?
İşte ben tam da bunun olduğunu düşünüyorum. ‘Kısıtlamalar, işsizlik, uzaktan eğitim’ gibi koşullar oluşunca, insanlar “Acaba ben neler yapabilirim?” diye düşünmeye başladılar.
“Madem evdeyim her zaman olandan farklı ne yapabilirim?” Boş zamanım yok diyenler baktılar ki, koca gün onlara ait. Sonra ne oldu ‘a aa’ gün yetmiyor. Nasıl bir kaos. İçinde her şeyi barındırıyor. Boşa mı çıktım, işe yarar bir şey yapabilir miyim, kendim için ne yapabilirim, bu süreci nasıl değerlendireyim?
Baksanıza sosyal medyaya.
Herkes yeni yapmaya başladığı şeyleri paylaşıyor. Neler neler. Kimi el emeği bir şeyler, kimi yeni fikirler, kimi ot kökten korona karşıtı ilaçlar, besinler. Ben geçen yıl ekmek yapmayı denedim, pide yaptım. Hani biraz zorlasam, içli köfte yapacağım. –( Bunun zor olduğunu düşündüm hep😊.)
Kısacası her birimiz alıştıklarımızın dışında bir şeyler yapmaya, yapmayı unuttuklarımızı hatırlamaya ve hatta öğrenmeye meylettik.
Şimdi zaman yönetimi, sadece çalışanlara has bir şey gibi görünüyor değil mi? Değil elbette.
Ev işçisi bir kadını düşünün. O işlerini hep planlı yapar. Evi toplamayı, yemeği, alışverişi, varsa çocukların ders çalıştırılması işini. Bu planlamayı niye yapar. Çünkü arada kendine gezmek için zaman yaratır, dinlenmek için yaratır, uyumak için yaratır. Sonuçta zaman planlaması yapar.
Yapmadığında “Ev kalkmış gidiyor.” der üstelik.
Dışarıda çalışan kadın, her daim daha programlıdır. Daha hamarattır klasik deyimle. O, evdeki kısıtlı zamanında hem zevklerini doyurmak ister, hem işlerini bitirmek, hem sevdiklerine zaman ayırmak. Bunun için de, yıllar içinde kendini bu programa uyarlamıştır.
Şimdi ne mi oldu. Herkes şaşkın. Herkes bir arada. Hatta; koçluk çalıştığım pek çok gencin dediği gibi evde herkes dip dibe. Herkesin evi 200 m2 değil. Yani fiziksel olarak da, dip dibeyiz. Evdeki nüfus da, arttı bazıları için. Şehir dışında okuyan öğrenciler eve döndü mesela.
Ücretsiz izinler, işten çıkarılanlar herkes evde. Yardımlaşma sebepli yaşlılar veya bakıma ihtiyacı olan yaştaki çocuklar nüfusa eklendi.
Bu, bize yetmeyen zamanı neler kimler çalıyor? Çok şey. Mesela patronlar, müşteriler ya da yöneticiler. Dizi filmler, oyunlar, mobil cihazları kullanma şekilleri. Çünkü çalışma saati kavramı yok oldu. Esnek çalışma saatleri şahsen hep savunduğum bir olguydu.
Verimli olmak için esnek, olmanın önemine inanırım. Gelin görün ki, bugün olan esneklik değil. Birisi üzerinizde iş yaptırma, işi halletme, işi bitirtme hakkı görüyor. Diğeri de işimden olursam diye itiraz etmeden yapıyor. Neyse bu ayrı bir tartışma konusu olabilir, belki bir gün bundan da bahsederim.
Peki şimdi biz ne yapalım?
Salgından önce bir öğrenciyle, koçluk çalışırken onunla zaman yönetimi için yollar ararken, kullandığımız yöntemler vardı. Şimdi yeni yollar bulmak gerekiyor.
Çok basit bir örnek paylaşmak isterim.
Öğrencilerimden biri, hepsi gibi uzaktan eğitimde. Kısıtlama haricinde evdekiler işlerine gidiyor. E okula gidilmediğine göre evdeki işleri biri yapabilir. Güzel, dayanışmaya sözüm yok. Gelin görün ki öğrenci zaten uzaktan eğitimin sıkıntılarını yaşarken bir de, üzerine evde yapılacaklar listesi eklendi…
Nasıl odaklanacak bu öğrenci, zamanını nasıl kullanacak. Büyüklere düşen ne olabilir sizce. Bu geçici bir dönem. Evdeki genç , geleceği için hazırlanıyor. Öyleyse bugüne kadar işler nasıl yürüyorduysa aynen devam etmeli.
Evden çalışanlara bakalım. Bir kere, anneyse çocuk onu gördükçe talepte bulunuyor. Yaşına göre değişen talepler. Çünkü anne göz önünde. Elbette çocuk da, elinin altında duran annesine sarılacak, şımaracak, oyun isteyecek. Ne hoş fotoğraflar var bununla ilgili. Kadın ekran başında çalışıyor ve sırtına çıkmış saçıyla oynayan bir çocuk 😊
Sakince bir düşünelim önce.
Bu geçici bir süreç. Kalıcı olan işlerin yapılış şekilleri olabilir ama. Öyleyse; insana has en önemli özelliğimizi kullanalım.
Adaptasyon…
Yeni ev düzeni oluşturarak işe başlayalım. Hepimize ek işler geldi belki, ama bazı şeyleri de yapmaz, yapamaz olduk. E ne güzel. Artan zamanlarımız da olmalı o vakit.
Mesela öğrenciler,
Artık, sabah erken saatlerde kalkıp yollara koyulmuyor. Ne yapabilirler? Yine erken kalkıp ev halkına yardım olabilecek şeyleri yapabilirler. Yüzler buruştu bile. Bunu çocuğunuza anlatırsanız -anlayacak yaştaki iş yapıyor- duygunuzu paylaşırsanız sizi anlamaması imkansız.
Siz evden çalışıyorsunuz. İşiniz zor. Diyelim bankacısınız. Eyvah. Çünkü artık her saat sizi arayacağını zanneden bir kitle var. Kendi sınırlarınızı kendiniz çizeceksiniz. İşinizi iyi yaptığınız sürece emin olun kimse sizden vaz geçmez. “Gece yarılarına kadar çalışırım yöneticim de bana bir şey diyemez.” diyorsanız. Yanıldınız. Aşırı yorgunluk ve stres, iş kalitenizi etkileyecek. Bir süre sonra şikayetler artacak.
Sizin “Ama ben gece yarılarına kadar çalıştım yine de yaranamadım.” demekten başka argümanınız kalmayacak.
Dizi mi izlesem, hangi kitabı okusam, ne pişirsem. Yıprattık valla kendimizi. Sakin. Sakin lütfen…
Bir kere uyku saatleri de değişti birçok evde. Nasıl olsa, erken kalkmama gerek yok diyen dilediği gibi gece yaşamaya başladı. Ortam iyice kaos. Evler 24 saat açık resmen. Biri yatıyor biri kalkıyor. Kimsenin özel alanı kalmadı.
Demek ki ne yapmalı, uykudan taviz vermemeli. Bağışıklık sisteminin korunması açısından da, bunun önemini sağlıkçılar sık sık vurguluyor. Yarasa olmayı planlamıyorsanız, günün erken saatlerini kullanmayı deneyin.
Salgın öncesi, davranış şekillerinize mi döneceksiniz yoksa uyumlanıp yeni davranış şekilleri mi geliştireceksiniz?
Bu size bağlı. Cevabı sadece sizde.
Şunu hatırlayın yeter. Evdeki herkes sizinle eşit zamana sahip. Herkes bir diğerine anlayışlı olmalı. Madem yeni durumlara alışmak, insan özelliği o vakit siz de yeni yaşam şeklinizi oluştururken, birlikte yaşadığınız fertleri göz önünde bulundurun.
Zaman çok kıymetli. Hepimiz belli bir süre için bu dünyadayız. Üstelik bu sürenin ne kadar olduğunu hiçbirimiz bilmezken, bunu kullanmayı öğrenmek çok da zor olmasa gerek.
İşte size birkaç başlıkta zaman yönetimi adımları;
-Öncelikler listesi yapın.
-Önceliği olmayanları da listeleyin. Bunları erteleyebiliyorsunuz demektir. Dursunlar bakalım.
-Ne yapacağınızı belirleyin. Net olarak gerekirse yazın.
-En önemlisi doğru alışkanlıklar oluşturun. Uyku düzeni, yemek düzeni gibi mesela…
Hoşça kalın/Y.Engindeniz Karabulut